bacaklarım artık bağdaş kurar şeklini aldı. bacaklarım açılmıyor çünkü artık gelişmiş bir hastanede fizik tedavi görmem şart.

bacaklarım artık bağdaş kurar şeklini aldı. bacaklarım açılmıyor çünkü artık gelişmiş bir hastanede fizik tedavi görmem şart. maddi imkansızlıklar dan dolayı özel gelişmiş bir hastane olması şart. çünkü ben şeker hastasıyım. sabah akşam kendim iğnemi yapıyorum. malesef ki bir insanın başına her şey gelebilir. taktir allah ındır. her şeyin hayırlısını versin rabbim.

eşim kazadan kalan sigortanın parasını alıp gittiğinden beridir maddi sıkıntılarım daha çok imkansızlaştı. sağlık olsun diyorum. sağlığımda yok. duydum ki kara yolları yolcu parası veriyormuş. 3 şahısların suçsuz olduğu için. hem de benim maddi sıkıntılarıma son verecek kadar. bende avukata vekalet vererek davayı başlatmış bulundum. tabi avukata vermeden önce çok araştırdım. maddi sıkıntılar çekmektense kimselere muhtaç olmaktansa hakkım olanı almak istedim. iyimi yaptım kötümü yaptım bilmiyorum. ama başkalarına muhtaç olmak bir ihtiyaç istemektense hakkımı almayı tercih ettim. ve sağlığım her geçen gün kötüye gidiyor. mecburum.

kızım istanbulda oğlum izmitte ben ise adanadayım. her birimiz bir vilayette yaşamımıza devam ediyoruz zorda olsa. ve dün avukatım beni aradı ve siz yatalaksınız oğlunuz reşit değil eşinizde ceza evinde vasisini sağlıklı birine vermem gerekiyormuş. bende bipolar hastası kardeşime verdim. sağ olsun bana her şeyde yardımcı olmaya çalışan canım kardeşime verdim. çünkü benim için canını bile vermek ister ama imkanlar elvermiyor olsa da maddi olarak.

neyse eşimin ceza evinde olduğunu avukattan duymak çok kötü bir durum olsa da herhangi bir durumdan ceza evine girdiğini bilmesem de o benim çocuklarımın babası olsa da insan garip bir acı boğazına düğümlenip acı acı soludum çok üzüldüm ağladım. sonra kendi kendime ilahi adalet er ya da geç tecelli edermiş. gerçekten inandım. ben her gün kızımı oğlumu kendi halimi düşünüyor ve her gün mezarıma bir avuç toprak atarmışçasına kendimi kahrolmaktan alıkoyamıyorum. şu 3 günlük dünyada insan olmak çok önemli ve insan olmak çok kolaydır aslında. bir insanı bir tebessüm bir gönül almak zor değildir. ben bütün insanların çok mutlu olmasını çok isterdim ama dünyayı kuran böyle kurmuş sonsuza dek. insan olmaktan geçer kötülükten kötülük doğar.

artık bedenimde yatak yaraları baş göstermişti. doktora götürdü annem doktor görür görmez göğsümdeki kan akan yaradan şüphelendi. kanser başlangıcı dedi. bütün tahlillerin yapılmasını istedi. tahliller yapılırken annem ağıt yakıp ağladı. yavrumun başına birde bumu geldi allah ım diye. ağlamaktan kahroldu. bende annem canım annem üzülme taktir ilahi ne ise başa gelen çekilir sizden sonra öleceğime sizden önce ölmek daha iyidir dedim canım annem ağlama size bir şey olmasın ben yalnız kalıp daha çok kahrımdan ölürdüm. daha çok başkalarına muhtaç kalırım. kardeş bir yere kadar dedim. annem üzgün üzgün yüzüme bakakaldı ve öyle düşüncelere daldı neyse tahlil sonucu temiz çıktı annem sevindi.

evimize geldik geldiğim gece rüyamda kızımı ve eşimi görmüştüm. ertesi gün ziyarete götürmüşler gezmeye. kızımın fotoğraflarını attılar. kızım büyümüş ama beyni hasardan dolayı kendinde deyil. rüyamda öldüğünü görmüştüm. kızım zihinsel ve fiziksel engelli olduğundan dolayı annesini hiç tanımıyor. rüyada öldüğünü görmek ömrü uzatırmış derler. aksini düşünmek istemiyorum. çünkü toprak altında olmasındansa öyle olmasını ve ölüceksekte birlikte aynı anda rabbim emanet olan bedenlerimizi alsın.

evlatlarımın öldüğünü görmektense bende ötenazi isterim diye düşündüm. zaten ölmek istedim çok ama allah almayınca olmuyor. keşke allah ım bir mucize versede iki iyiliğin biri derler ya aynen öyle ya ölmek yada ayağa kalkmak için çok dualar ediyorum neyse ben konuları hayat hikayemi yazarken aklım karmakarışık oluyor. hangi yaşadığım olayı yazsam yazsam da beni bu fani dünyada anlarki diye düşünüyorum aslında aklıma gelen olayları konuyla alakası olmasa da yazmak istiyorum.

ailenin en büyüklerinden ikinci çocuğu canım ablam bir gün önce karneler gününde beni de karnesini almak için yanında götürmüştü. ben küçükken de çok güzel bir çocukmuşum. ablam beni çok güzel süslemişti. arkadaşlarına benim çok güzel kardeşim var dermiş gibi gururla götürmüş ablam öyle derdi. bana annem kazaklarımızı hırkalarımızı atkılarımızı alışkın olduğundan çok çabuk işlerdi ve annemin işledikleri kazaklar hırkalar atkılar çoraplar bir harikaydı yüncü mağazasına gelen her modele değişik ipler le bizi giydirip kuşatırdı canım annem. neyse o gün ablam abilerim karnelerini almışlardı beni gören herkes okulda çok sevmişlerdi. ablamla çok gururlanıyordu senin böyle güzel kardeşindemi var diyolardı. ablam çok mutlu oluyordu yüzündeki gülümsemeden anlıyordum.

Evet o gün üzerimdeki kıyafetlerimle çakmakla oynayıp elbisemi yaktıktan sonra üzerim deki kıyafet yün kıyafetlerdi çabuk alev almıştı ve penceresi bizim bahçeye bakan komşumuz anneme sesleniyordu sanem hanım saneeeeeeemmmmmm diye nuray yanıyor yetişşşşş annemde ocağın kipritini arıyormuş o sırada ablamı bakkala göndermiş kipriti bulamayınca. annem koştu ve benim üzerim ben yanıyordum canım annem su getirene kadar ben daha çok yanacaktım annem elleriyle yangını söndürdü hastaneye yetiştirdiler beni müdahale edildi. ama iki bacağım ve karın bölgem feci şekilde birinci derecede galibaki çok kötüydü.

eskiden 37 yıl önce tavana asılan pervaneler yoktu. doktor babama pervane tavana taktırıp pervane altında yatırın deyince babam ankarada tanıdığı sevdiği müşterileri ve arkadaşları vardı arkadaşlarını arayıp buldular ve gönderdiler sağ olsunlar. tavana takıldı pervane ve her gün sıhhiye hastanede pansuman işlerine bakan komşumuz veli amca her gün pansuman yapmaya gelirdi. her pansumanda benim aklım giderdi çok acı çekerdim çoook. yani doğduğumdan beridir çok acılar çektim.

2 yaşındayken de menenjit geçirmişim. ateşlenince eskiden iğne yapan bilenler varmış. ateşler içinde acı çekerken doktorun verdiği iğneyi komşumu nefise teyze iğne yapmış ve işe yaramayınca annem doktora götürmüş. doktor iğne yapmış ama aksi tesir edince ben fenalaşmışım. fenalaşınca babam, annem ve ablamı da yanında doktor doktor gezdirmişler beni ama ben 3 yada 4 saat hayata gözlerimi yummuşum. doktorlar bu çocuk ölmüş başınız sağ olsun deyince annem feryatlar etmiş. sabaha karşı eve cenazemi getirmişler. ve yine eskiden evin ya bahçesinde yada uygun olan bir yerde kazan kurup ateş yakıp su ısıtılıp cenazeyi yıkayıp defnederlermiş benimde öyle olacakmış. nerdeyse kazana suyu koyup altını ateşleyip çadırı kurup beni defnedecekleri zaman ben yıkamaya hazırlarlarken yanaklarım kızarmaya başlamış ve anneme kızım kuzum canlanıyo yaşıcak yaşıcak diriliyo gibi feryatlar ederek ben hayata geri dönmüşüm. çekecek çilem yaşıcak görgüm varmış. 37 yaşındayım ama çok acılar çektim ve hala çeksem de rabbimin mucizeleri olur diye dualar ediyorum rabbim beni bu dünyada en büyük sınavdan geçirdiğini düşünüyorum.

bilim adamı sözlerini kendime yol çizmeyi ve bilime çok önem veren biri olarak bir söz söylemek istiyorum. kitap okumasını biliyorsan insanlara bak her insan bir kitaptır. evet her insan hayatı farklı yaşar benim hikayem doğduğumdan beridir kaderle yarışıyor.

rabbim daha beterinden korusun inşallah