1880’de Mikulicz’in özefagus lümenini görebilmek için kullandığı ilk prototip özefagoskoptan bu yana hekimler hastalığı anlamak ve hastalarını tekrar sağlıklarına kavuşturabilmek için gastrointestinal (Gl) yolun her parçasını incelemeye gayret etmektedirler. Dahiliyenin başka hiçbir dalında ve pankreas, karaciğer, safra kesesini de kapsayan biliyer sistem ve gastrointestinal yol üzerine odaklanmaya çalışan bu kadar geniş bir alanda, bu kadar çok görüntülerne yöntemi denenmemiştir. Gl belirtiler ile bulguları değerlendirmede ve kanser taramasını gerçekleştirrnede kullanılan, terapötik girişimleri sağlayan girişimsel ya da girişimselolmayan bir çok değişik görüntülerne yöntemi mevcuttur. Bu bölümde halen kullanılmakta olan çeşitli endoskopik ve radyografik yöntemler ile bunların endikasyonları ve performansları ile ilgili temel bilgiler birlikte gözden geçirilmektedir.
Bir zamanların rijid endoskoplarını yerini fleksible cihazlar almıştır. Bunlar 6 mm den 12 mm çapına kadar değişen, uzun şaftı olan, ucunun çeşitli yönlere bükülmesini sağlayan teller içeren, dijital görüntülerne donanımı olan, biyopsi forsepsinin geçebileceği bir kanala sahip cihazlardır. Distal ucu hem ışıklandırmayı sağlayan hem de görmeyi gerçekleştiren bir lens içerirken proksimal ucu eğilme bükülme, lümene hava verme, gereğinde lens temizliği için su püskürtme, hava emme, sekresyon vb emme gibi birçok işlemi kumanda etmeye yarayan çevrilebilen yuvarlak tutamaç mandallar, sabitleyici mandalcıklar, düğmeler gibi çeşitli elle kontrol parçalarını içerir. Gl endoskopi belirli endoskopi odalarında ya da acil durumlarda hasta yatağı başında uygulanabilir. Hastaya uygun pozisyon verilip, gereği duyuluyorsa da sedasyon uygulandıktan sonra, ıslatılmış endoskop hastanın dişlerinin arasına yerleştirilmiş ağızlığın deliğinden geçirilip endoskopist tarafından elle ilerletilir. Gl lümen içerisinde bükülmeler, dönmeler cihazın ucunu eğip, kıvırarak ve cihazın şaftına tork uygulayıp kendi etrafında çevirerek yönlendirilir (örn, cihazın uzun aksı üzerine şafta rotasyon uygulanır). Kanama (kolonoskopik polipektomi sonrası % 0.3 ile % 1), perforasyon (genelolarak %0.05 ancak polipektomi sonrası %0.1 ile %0.5), sedasyonla ilişkili hipotansiyon ve hipoksi (%1 ile %5 arası) gibi nadir komplikasyonları ile endoskopi genelolarak güvenlidir. Endoskopi işlemlerle ilişkili ölüm son derece nadirdir (%0 ile %0.01).
Özefagogastroduedenoskopi (ÖGD), sıklıkla kullanılan adı ile üst endoskopi, gastroskop ile yapılmakta olup endoskopistin özefagusu, mideyi, duodenumun üçüncü bazen de dördüncü kısımlarını görmesine izin vermektedir. ÖGD için tanı endikasyonları arasında disfaji ve odinofaji, Barret’ s özefagus taraması ve takibi, özefagogastrik varis taranması, Gl ülseri ya da maligniteyi düşündürebilecek üst Gl semptomların varlığı, üst Gl kanama şüphesi, daha az sıklıkla da celiac hastalığı veya protein kaybı enteropatisi varlığı araştınlması sayılabilir. ÖGD esnasında terapötik girişimler arasında özefagus varislerinin tedavisi, özefagus darlıklarının dilatasyonu, özefagus ring ve ceplerin rüptürü, akalazya durumunda gastroözefagal bileşkenin genişletilmesi, polip ya da, yüksek derecede displazi odağı (highgrade dispazi), gibi küçük neoplastik lezyonların ablasyonu ya da alınması, üst Gl kanamanın terapisi, özefagusun, pilorun, duodenumun malign obstruksiyonlarında palyatif stentlerin yerleştirImesi sayılabilir.
Treitz ligamanının ötesindeki ince barsağı inceleme işlemi standart gastroskop ile pek faydalı değildir. Ancak belirsiz, gizli bir Gl kanama şüphesi durumunda (ÖGD ve Kolonoskopi normal bulunduğu halde ısrarlı bir Gl kan kaybının olması şeklinde tarif edilebilir) , ince barsağın 460 cm (yaklaşık 15 feet) ve ötesini incelemek gerekli olabilir. Aynca baryum çalışmalarında ince barsak düzensizlikleri ayırt edilmesi halinde de bölgenin doğrudan görülmesi uygun tedavi sağlamak açısından gerekli olabilir. Uzun (200 cm ve üzeri) endoskop kullanılarak yapılan Push enteroskopi hem görüntülerne hem biyopsi hem de lezyonları kotarize etmeye imkan verir. Bu cihazı jejunumun ilk 50 cm ne ilerletmek zor olabilir ve bazı vakalarda intraoperatif enteroskopi gerekli olabilir. Bu durumda bir cerrah hastanın karnında küçük kesiler yapar, sonra da ince barsağı endoskopu üzerine toplayarak endoskopistin lümeni görüntülemesini sağlar. Lezyon tespit edildikten sonra cerrah etkilenen kısmı çıkarmak için doğrudan rezeksiyonu seçebilir.
İnce barsağın bütününe yakını görüntüleyebilmeyi sağlayan yeni bir teknik çift balonlu enteroskop kullanarak işlemi gerçekleştirmektir. Bu yöntemde birbirinden santimetrelerce ötede yerleştirilmiş iki balon ile donatılmış bir enteroskop kullanılmaktadır. Balonları sıra ile ardı ardına şişirip indirerek enteroskop ince barsağın son derece uzun esneklikleri içine ulaştırılabilmektedir. Antegrad (ağız yoluyla) ve retrograd (anüs yoluyla) yaklaşımları kombine ederek ince barsağın tümünü vakaların %85inden fazlasında incelemek mümkündür.
Gl lümeni en az invaziv şekilde inceleyebilme arzusu, hap boyutunda kablosuz kameraların hastaya yutturularak kullanımından oluşan video kapsül endoskopi ile sonuçlandı. Halen biri özefagus için diğeri ince barsak için kullanılmak üzere iki kapsül endoskopi mevcuttur. Her iki kapsül de 11x26 mm boyutunda ve sedasyon gerektirmeden hastanın Gl sisteminde yolculuk yaparken veri kaydediciye kablosuz iletişim ile görüntüleri aktarabilir şekilde çalışmaktadır. Çalışmanın sonunda veri kaydedici depolanan görüntülerin incelenmek üzere bilgisayara aktarılmasına izin verirken kapsül de sonunda dışkı ile çıkar. İnce barsak kapsül endoskop, ince barsaktaki gizli, şüpheli Gl kanarnaların tespitinde ve şüpheli inflamatuvar barsak hastalığının araştırılmasında “altın standart” haline gelmiştir. Diğer bir kapsül endoskop da özefagusun incelenmesine özel geliştirilmiştir. Bu kapsül özefagus varisleri taramasında, asit-reflü hastalarında reflü özefajit ya da Barret’s özefagusu gibi komplikasyon şüphesi oluştuğunda yardımcı olmaktadır.
Fleksibl sigmodioskopi rektum, sigmoid kolon ve inen kolonun splenik fleksuraya kadar olan kısmının görüntülernesinde kullanılır. Distal kolondaki dışkının temizlenmesi için işlemden önce enema verilir. Sigmodioskopinin hızlı (10 dakikadan kısa) olması, özellikle ağrılı olmaması ve sedasyon uygulama gereğinin olmaması, onun kolorektal kanser taramalarında değerli bir araç olmasım sağlamıştır. Akut ve kronik diyare ve rektal kanama ve kolit tedavisine yanıtın incelenmesi de diğer endikasyonları arasında sayılabilir. Kolonoskopi tüm kalın barsağın ve hatta terminal ileumun santimetrelerce içerisinin doğrudan görüntülenmesine olanak tanır. Kolonoskopi için barsak temizliği osmotik olarak aktif olan sodyum fosfat veya polietilen glikol gibi solusyonların alınmasına ve işlemden en az 24 saat önce başlanan sıvı diyete dayanmaktadır. Kolonoskopi hasta için sigmodioskopiye göre daha rahatsız edici bir işlemdir ve bu nedenle sedasyon gereklidir. Kolonoskopi endikasyonları sigmoidskopininkilere ek olarak demir eksikliği anemisi, dışkıda belirgin ya da gizli kan varlığı ve displazi arama dahil inflamatuvar barsak hastalığının değerlendirilmesini de içermektedir. Kolonoskopi esnasında muhtemel terapötik girişimler arasında polipektomi, vaskuler ektazilerin terrnal ablazyonu, psödo-obstruksiyonla ilişkili kolonik dilatasyonun dekompresyonu, alt Gl kanamanın endoskopik yöntemlerle kontrol altına alınması sayılabilir.
ERCP biliyer ve pankreatik kanalların endsokopik ve radyografik yöntemlerin kombinasyonu ile görüntülenmesidir. Duodenoskop ucunda ileri değil de yana doğru bakan, özellikle duodenumun ikinci kısmının medial duvarındaki ampulla Vateriye doğrudan bakışı temin etmek için yerleştirilmiş yandan görüşlü bir görüntülerne lensi olan ve ERCP de kullanılmak için özel tasarlanmış bir cihazdır. İnce parmak benzeri kaldıraç (elevatör) denen çıkıntı endoskopiste istediği kanala doğru katateri ilerletebilmek için yardımcı olur. Sonrasında kontrast kataterin içerisinden kanala enjekte edilerek doldurulur ve floroskopik görüntüler alınır. ERCP, supuratif kolanjit beraberinde olsun olmasın tıkanma sarılıklarının incelenmesinde, safra kanalı taşı şüphesi olan biliyer kolik, kronik ya da akut rekurran pankreatit, ve şüpheli primer sklerozan kolanjit araştırılmasında endikedir. Safra kanalından fırça ile sürüntü ve hatta biyopsisinin alınması bir biliyer darlığın neoplastik olup olmadığını saptamak açısından önemlidir. Şüpheli Oddisfinkteri disfonksiyonu tanısı için özel manometrik bir kataterin kullanımı ile Oddi sfinkteri basınçlan ölçülebilir. ERCP esnasında terapötik girişimler arasında sfinkterotomi (elektrokoterli kesici bir tel kullanarak oddi sfinkterinin içerisinden kesilip genişletilmesi), safra kanalı taşlannın alınması, tıkanmanın belirtileri ve semptomlan ortadan kaldırmak için biliyer ya da pankreatik kanal stentlerinin yerleştirilmesi sayılabilir. ERCP, pankreatit, postsfinkterotomi kanama ve perforasyon gibi anlamlı bir (%5) komplikasyon riski taşımaktadır. Koledokoskopi ve pankreatoskopi 3 mm ve daha ince çaplı endoskop ile duedonoskopun çalışma kanalından safra veya pankreatik kanalın içine geçerek gerçekleştirilen tekniklerdir. Bu ince endoskopun kullanımı duktal anormallikleri doğrudan görme, büyük taşların elektrohidrolik litotripsisi ve duktal lezyonlardan doğrudan numune alabilmeye imkan verebilmektedir.
Endoskopik ultrason (EUS) ya da endosonografi ucunda ultrason probu taşıyan bir endoskop ile yapılmaktadır. Bu ultrason ucu Gl lümenin içerisine temas ettirilebildiğinden mukoza, submukoza, muskularis propria, ve seroza gibi katmanlan belirgin şekilde tespit edebilerek barsağın yüksek çözünürlükte görüntüleri alınabilmektedir. Bu teknik endoskopistin tümörleri derinine sınıflandırabilmesine ve subepitelyal kitlelerin hangi katmandan orijin aldığını tespit edebilmesine olanak vermektedir. Buna ek olarak EUS luminal duvara penetre olarak mediasten, pankreas, karaciğer, safra kesesi, ve mezenterik damarlardan sonografik görüntülerin alınmasına olanak vermektedir. İnce EUS problan duodenoskopun çalışma kanalını içerisinden biliyer ve pankreas kanalı içerisine geçirilerek küçük tümörlerin ve taşlann görüntüsü elde edilebilir. İnce iğne aspirasyonlan EUS kılavuzluğu ile gerçekleştirilebilir. EUS kılavuzluğundaki ince iğne aspirasyonu ile alınan doku örnekleri sitopatolojik incelemeden geçirildikten sonra lezyonlann benign ya da malign ve lenf düğümlerine ya da karaciğere kanserin metastatik yayılımının ayrımı yapılabilir.
Düz kann grafileri, bir kontrast madde kullanmadan standart x ışını cihazlan ile alınan ayakta, supine ve lateral dekubit filmlerdir. Pnömoperitonium, dilate barsak looplan ve hava-sıvı seviyeleri, aşın miktarda dışkı ya da basrak looplannın yer değiştrmesi hakkında düz kann grafıleri kanıt sunabilirler. Bu bulgular perforasyon, obstrüksiyon ya da ileus, konstipasyon, fekal etki, volvulus, organ genişlemesi gösteriyor olabilir. Kronik pankreatit ve safra kesesi taşında olduğu gibi kalsifikasyonlar da bu düz filmlerde gözlenebilir. Düz filmler en çok kann ağnsı ya da bulantı ve kusmanın ilk değerlendirmesinde yaralı olmaktadır.
Baryum ya da suda çözünür diatrizoate (örn., Gastrografin) gibi kontrast maddeler ağızdan ya da rektumdan ve rilerek mukoza anormallikleri (ülserasyon ve kitleleri), yapışıklık, darlık, fıtıklaşma, divertikül ve anormal peristaltizm tespit edilebilir. Kontrast maddeler tek başına kullanılabildiği (tek kontrast) gibi hava doldurulması ya da gaz oluşturan maddelerle birlikte (çift kontrast) kullanılabilirler. İlk yöntem tıkayıcı lezyonlann ve motilite bozukluklannın tespitinde daha kullanışlıyken ikinci yöntem küçük ülserasyonlar ve polipler gibi daha detaylı incelemeye yardımcı olur. Video özefagogram çeşitli büyüklük ve kalınlıktaki kontrast materyalin yenmesi ile hastanın oral kavitesinden farenksine filme alınması şeklinde yapılmaktadır. Bu yöntemle hastanın bir besin lokması ile başa çıkma yeteneğini, etkin olarak yutulabilmesini, aspirasyon olaylanııdan kaçınabilmesini detaylı olarak incelemek mümkün olmaktadır. Video özefagogram çalışması orofarengiyal disfajili ya da tekrralayıcı aspirasyon pnömonisi olan hastanın değerlendirmesinde endikedir. Daha genel olarak baryum özefagogram kontrast lokmasının yenmesi ve yutulması esnasında özefusa odaklanır. Bu yöntem endoskopinin kaçırabileceği özefagal halka, cep,
darlık ve motilite problemlerini yakalayabilir. Baryum özefagogram nonorofarengial disfaji ve odinofaji değerlendirmeleri için yararlı olabilir. Üst Gl serisi kontrast lokmanın ağızdan özefagus, mide ve duodenuma yolculuğu sırasında çekilen bir seri görüntüden oluşmaktadır. Bu çalışma mukoza kalınlaşmalan, ülser gibi gastrik anormallikleri gösterebilir. Kann ağnsının araştınlmasında ve mide çıkışı tıkanma şüphesinde endikedir. Eğer radyografi filmleri alınmaya kontrast madde jejunum ve ileumdan geçerken de devam edilirse tetkikin adı ince barsak çalışması olur. Baryum ince ve kalın barsan lumenlerinin konturunu belirginleştirmekte. Terminal ileumda uzun bir darlık (5) bu Crohn hastasında görülebilmektedir (Brian C. Jacobson hediyesidir). Daha ileri bir çalışmada radyolog anormal gözlediği yerlerden spot filmler ve daha yakın çekimler alacaktu. İnce barsak içerisindeki yolculuğun takibinde floroskopi kullanılabilir. Burada sadece yapısal bulgulara değil aynı zamanda kontrastın kolona girdiği zamana kadar geçen süre de önemle izlenir. Daha detaylı ince barsak görüntülenmesi için enteroklisis yapılabilir. Bu yöntem konstantre kontrast maddenin floroskopi altında doğrudan ince barsağa yerleştirilmiş nazojejunal tüp aracılığı ile infuze edilmesi ile gerçekleştirilir. Invaziv doğası nedeni ile kablosuz kapsül endoskopinin yer aldığı bu alanda daha da seyrek kullanılmaya başlanmıştır. İnce barsak içten takibi endikasyonlan arasında şüpheli ince barsak obstrüksiyon ya da herhangi bir nedenle oluşan parsiyel obstruksiyon, Crohn hastalığı, gizli kan kaybı gibi şüpheli incebarsak mukozal hastalıklan yer almaktadır. Tek ve çift kontra st baryum enema kolon darlıklarını, divertikülleri, polipleri, kolon ülserasyonlarını gösterebilir ve intussisepsiyon durumunu azaltabilir. Baryum enema sigmodioskopi ile birlikte kolorektal taramanın tamamlanması için kullanılabildiği gibi kolonoskipinin çeşitli nedenler ile çıkan kolona kadar ulaşamadığı vakalarda kolonospiye tamamlayıcı kullanılır. Genel olarak üst Gl seri grafiler ve baryum enema doku numunesi alınabilmesi, belirlenen lezyonun alınabilmesi ve incelenebilmesi sayesinde tanı duyarlılığı daha da yükselen üst endoskopi ve kolonoskopi yanında biraz eski yöntemler olarak kalmıştır.
Ultrasonografi biliyer kolik şüphesinde, sanlıkta ve anormal karaciğer fonksiyon testlerinde sıklıkla ilk başvurulan görüntüleme yöntemidir. Ses dalgalannı kullanan bir yöntem olması nedeni ile radyasyona maruz kalınmamakta ve dopler özelliği ile vasküler yapının incelenmesine de izin vermektedir. Ultrason yağlı karaciğer ya da siroz, fokal kitle ya da kist, asit, biliyer duktal dilatasyon, safrakesesi taşları ve büyük damar trombozları gibi parenkimal anormallikleri tespit edebilir. Barsak duvarı kalınlaşmasını, intusisepsiyon alanlarını tespit edebilir. Ultrason biyopsi ve sıvı aspirasyonu için iğnenin yerleştirilmesi için de kullanılabilmektedir. Ultrason hava ya da kemiği geçemediği için Gl yol için daha yaygın bir tanı aracı olarak kullanılamamaktadır.
Bilgisayarlı tomografi (BT) bilgisayar yardımı ile hastanın vertikal aksı etrafında dairesel ya da heliksel şekilde çok sayıda radyografik görüntünün yeniden yapılandırılması şeklinde çalışmaktadır. İç organlar çevrelerindeki dokuya kıyasla daha yoğun olan dokularına dayanarak görüntülenirler. Gl lümen genellikle oral kontrast bir madde içirilerek opak hale getirilip görüntülenir. Buna ek olarak damar içi kontrast verilmesi, tümör gibi kanlanmanın arttığı parankimal lezyonları belirginleştirerek, patolojik lezyonların görüntülenmesini kolaylaştırır. BT tümörler, kistler ve abseler gibi parankimallezyonları tespit edebildiği gibi karaciğer ve dalak benzeri organların şekilleri, boyutları, parankimal özelliklerini de ortaya koyabilir. Perigastrik varisler ya da büyük damar trombozları, asİt gibi karın içi sıvıları BT ile gözlenebilir. Kolit, divertikül, apandisit gibi enflamatuvar lezyonların tanısına yardımcı olarak BT ile Gl yol duvarının kalınlık ve konturu gösterilebilmektedir. CT abdominal kitlelerden iğne biyopsileri alınırken ve radyofrekans ablasyon gibi ablasyon terapilerinde tümör içerisine elektrodların yerleştirilmesine de kılavuzluk açısından yardımcı olur. Intraabdominal abseler, psödokistler ve pankreatik nekrozlarda BT kılavuzluğunda drenaj kataterlerinin yerleştirilmesi perkutan tedaviyi gerçekleştirmeye yaramaktadır. BT enteroklisis ve BT enterograji ince barsağın daha iyi görüntülenmesini sağlayan yeni gelişen tekniklerdir. BT enteroklisis işleminde kontrastın ince barsağa gönderilmesi için nazojejunal bir tüp kullanılmaktayken BT enterografide ince barsağın mukozasını göstermek için oral yoldan verilen intraluminal kontrast kullanılmaktadır. Çalışmaların erken dönem sonuçları bu iki yöntemin hali hazırdaki ince barsak takip standardından daha iyi olmasa da en azından eşdeğer olduğu yönündedir. BT kolonun yüksek çözünürlükte görüntülerinin alınmasında da kullanılabilmektedir. BT kolografi ya da sanal kolonoskopi hastanın kolonoskopidekine benzer şekilde bir kolon temizliğini tamamladıktan sonra kolonik lümenin geçerli şekilde görüntülenmesi için özel bir görüntü rekonstrüksiyon yazılımı kullanarak gerçekleşmektedir. Bu BT görüntüleri kolondaki polipleri ve kitleleri tespit etmekte %70 ile %90 arasında duyarlılığa sahiptir ve bu hangi hastaların terapötik kolonokopiye gereksinimi olduğunu tespit etmeye yardımcı olur. Sanal kolonoskopi halen tam endoskopik kolonoskopi olmayan bazı merkezlerde kolonik görüntülerneyi tamamlamak için kullanılmaktadır.
BT ye benzer şekilde abdominal ve pelvik MR! çoklu kesitsel görüntüleri sağlamaktadır. Bu görüntüler güçlü mıknatısların vücutta az sayıdaki çekirdekçiğe (nuclei) oryante olarak ölçülebilir manyetik moment yaratması ile oluşmaktadır. Dolayısı ile MRI radyasyondan uzaktır ancak hastanın uzun süre neredeyse tamamen hareketsiz olarak sıklıkla da dar bir tüpün içerisinde kalmasına yol açmaktadır. MRI kitleler, kistler gibi parankimal lezyonları görüntüleyebilir ve BT deki hemanjioma, hepatik fokal nodüler hiperplazi ve yağlı karaciğer gibi anormallikler bu yöntemle daha iyi karakterize edilebilir. MRI Crohn hastalığındaki perirektal abseler ve fistülleri de daha iyi görüntülemekte yardımcı olur. Özel rektal MRI probları ve sipirallerin kullanımı ile rektal kanserlerde tümör evrelendirmesinde kullanılan daha detaylı görüntüler alınabilir. Biliyer ve pankreatik kanalların MRI incelemesi (manyetik rezonans kolanjiopankreatograji, MRCP) duktal dilatasyon, darlıklar, taşlar, kronik pankreatitteki parenkimal değişiklikler ve konjenital duktal anormalliklerin tespitinde kullanılan girişimsel olmayan bir yöntemdir. MRCP teknikleri giderek iyileşmeye devam etse de halen küçük safra taşlarının, yapışıklıkların görüntülenmesinde başarısız olmaktadır ve primer sklerozan kolanjit tanısında geçersiz bir yöntem olabilir. Manyetik rezonans anjiograji kan damarlarını görüntülernede kullanılan ve mezenterik iskemi şüphesi taşıyan hastaların incelenmesinde önemli olan invaziv olmayan bir manyetik rezonans yöntemidir.
Anjiografi kan damarına bir kataterin yerleştirildiği ve floroskopik görüntülerne esnasında damar lümenini görebilmek için kontrast maddenin enjekte edildiği girişimsel bir tekniktir. Viseral anjiografi Gl kanama ve şüpheli mezenterik iskemi durumunda kullanılmaktadır. Gl kanama için anjiografi 1.0 ile 1.5 mL/dakika kan kaybını tespit edebilecek kadar hassastır. Bir kez kanam yeri tespit edildikten sonra, radyolog vasopressin (vazokonstrüktör) infüzyonu gerçekleştirebilir veya hemostazı sağlamak için damarı ince kömür ya da jelatin süngerler ile embolize edebilir. Mezenterik iskemi ortamında, anjiografi vaskuler stenoz ya da tıkanmanın olası terapötik girişimler ile tedavisine imkan verebilir (örn; balon anjioplasti, stent yerleştirme, vazodilatörlerin ve trombolitiklerin infuzyonu). Anjiografi için diğer endikasyonlar varis kanamaları ya da refrakter asit olan sirotik hastalarda ve karaciğer tümörlerinde kemoembolizasyon yapılan hastalarda transjuguler intrahepatik portosistemik şantlar (TlPS) sayılabilir.
Teknisyum-99m (99"Tc) halen Gl görüntülernede kullanılan başlıca radyonuklid maddedir. 6 saatlik yanlanma süresi ve hazırda bulunabilmesi maddeyi klinik kullanım için ideal kılmaktadır. 99Tc çeşitli görüntülerne tekniklerinde çeşitli maddelerin işaretlenmesinde kullanılır. 99mTcsulfur kolloid tarama ve 99mTc-işaretli kırmızı kan hücreleri taraması aktif Gl kanamada kullanılabilen iki belirgin yöntemdir. Bunlardan ikincisinde hastanın kendi kanı kullanılarak tüm vücuduna radyonuklid yayılır. Bu yöntemler 0.05 den 0.4 mL/dakika kadar küçük kayıplı kanamaları dahi tespit edebilirler. Ancak anjiyografiye kıyasla bu yöntemler ile kanama yerinin saptanma olasılığı daha düşüktür. 99mTc taramaları sıklıklaanjiografiden önce devam eden kanamanın varlığını ortaya koyup hastanın daha invaziv ama daha az duyarlı yöntemler ile araştırılmasına dayanak sağlamak için kullanılmaktadır. Bir 99mTc-işaretli kırmızı kan hücresi taraması hepatik anjiomanın tanısını koymak için yaklaşık %100 pozitif kestirim değeri (predictive value) ile kullanılabilmektedir. 99mTc-iminodiacetic acid (ıDA) analoğunu kullanan kolesintigrafi nükleer tıptaki en sık kullanılan karaciğer çalışma yöntemidir. Radyonuklid karaciğer tarafından alı-mr, safraya salgılamr, kese ve biliyer ağaç ve duodenum içerisine dökülür. Hepatobilyer ıDA taramasında safra kesesini görüntüleyememe durumunda bir kese taşının sistik kanalı tıkamasına ikincil kolesistiti düşündürebilir. Meckel divertikülü karın ağnsının ve kanamanın bir nedeni olabilir ancak standart endoskopik ve radyolojik yöntemler ile görüntülemek zor olabilir. 99mTc-pertechnetate mide mukozasına yüksek afinİtesi olan bir maddedir ve bu nedenle konjenital anomalinin varlığını gösterebilmek için kullanılır.