Kabızlık Tedavisi ve İlaçları

Laksatif ve purgatif ilaçlar

Kabızlık için kullanılan ilaçlara genel olarak laksatif ve purgatif ilaçlar denir. Konstipasyon (kabızlık) klinikte en sık karşılaşılan gastrointestinal (GİS) bozukluklardan biridir.Yaşlılarda, kadınlarda ve hamileliğin son dönemlerinde görülme sıklığı artmaktadır. Bu hastalarda akla ilk olarak malignite gelmez.Kabızlığı yeni başlayan, 50 yaş üstü, beraberinde anemi, abdominal ağrı, kilo kaybı, feçesde belirgin ya da gizli kan gibi belirtiler varsa malignite açısından hasta değerlendirilmelidir.

Konstipasyon tedavisinde genellikle ilk seçenek kitle laksatifleri veya osmotik laksatiflerdir. Laksatifler (yumuşatıcılar) feçesin yumuşamasını sağlayan ve böylece defekasyon sırasında atılmasını kolaylaştıran ilaçlardır. Laksatif ilaçlar minimum derecede veya hiç absorbe olmayan ilaçlardır. Pürgatifler ise (katartikler) ise feçesin sulu halde kalmasını sağlayan, İstem-dışı olarak hızlı bir şekilde atılmasına ve kalın barsağın boşalmasına neden olan ilaçlardır. (Müshil-diyare yapan ilaçlar). Pürgatif etki genellikle laksatif etkinin şiddetlenmiş şeklidir.

İlaçların etki mekanizması; ince veya kalın barsakta mukoza ile lümen arasında var olan sıvı-elektrolit emilim/salıgılanma dengesi ile barsak motilitesini bozmalarına bağlıdır.Günde yaklaşık 9 litre vücut sıvısı mukozdan barsak lümenine salgılanır ordan da tekrar kan dolaşımı ile geri emilir. Bu sistemde bozukluk olabilir laksatif ilaçlar bu mekanizmayı düzenler. İnce ve kalın barsaktaki lümene bakan epitel hücreleri(enterositler) esas olarak absorpsiyon (emilim) yaparlar; Lieberkühn kriptalarındaki epitel hücreleri ise salgılama yaparlar.

Diyare oluşmasında motilitenin primer olarak artmasından ziyade, barsak epiteli içinden geçen sürekli su ve elektrolit dolanımının bozulması rol oynar. İki tane mekanizmazı vardır.
• Su ve elektrolit salgılanmasının artması
• Absorpsiyonunun azalması
• Bir ve ikinin beraber olması

Barsaklarda su ve elektrolit salgılanmasında temel olaylar; iki anyon-- klor (Cl) ve bikarbonat (HCO3) iyonunun aktif olarak salgılanmasıdır. Kabızlıkda durum bu ikisini tersidir. Na ve K da kısmen bunları izler.
İlaçların mukoza içinden iyonların ve suyun geçişini etkileyerek barsak boşluğunda sıvı birikmesine neden olmalarının mekanizmaları

  1. Na-K ATP az pompa inhibisyonu: bu pompa birim etkinliği sırasında 3 Na iyonunu hücreden mukoza intersisyel sıvısına atarken, karşılığında 2 K iyonunu oradan hücre içine alır. Bu pompa, Na reabsorpsiyonunun temeli sayılır. Pompanın inhibe edilmesi ile absorpsiyon azalır. Bu pompanın inhibisyonu tedavide temel amaçtır.

  2. Adenilil siklaz aktivasyonu sonucu salgılanmanın artması: bu enzimin aktivasyonu cAMP, Na ve Cl’un aktif transport ile mukozadan lümene salgılanması artar, su da bu hareketi izler. Kolera toksini ve NO adenilat siklaz aktivasyonu yaparak bu pompanın daha çok çalışmasına sebep olurlar.

  3. Sitoplazma membranının zedelenmesi da bu dengenin bozulmasına sebep olur.

  4. Prostaglandin sentez ve salıverilmesinin artması NO aracılığı ile bağırsak hareketlerinin artmasına sebep olur.

Enterik Sinir Sistem Fizyolojisi:

Submukozada yer alan submukozal pleksus ile, sirküler ve longitudinal kas tabakaları arasında yer alan myenterik pleksus sayesinde mukoza ve kas arasında iletim sağlanmaktadır. Aslında sempatik ve parasempatik sistem tarafından da innerve olsa da; enterik sinir sistemi sayesinde bağımsız (oto-kendi kendine) gastrointestinal motilite ve sekresyon kontrol edilebilmektedir. Entrokromoffin hücrelerden salınan serotonin (5-HT)’nin resptörlerini aktive etmesi ile (5-HT1, 5-HT3, 5HT-4) peristaltik ve sekretuvar refleks uyarılmaktadır. 5-HT4 reseptörlerinin uyarılması asetilkolin ve kalsitonin gen ilişkili peptid (CGRP) salınımını uyarır. Ach kalın bağırsakta kasılmaya neden olur. Yeterli yüksek lifli diyet,sıvı alımı ve egzersiz ile laksatif kullanımına gerek kalmadan konstipasyon önlenebilir. Bu nedenle ilaç tedavisine başlamadan önce mutlaka bu tip yaşam tarzı değişiklikleri denenmelidir.

LAKSATİFLER

• Kitle oluşturanlar
• Yumuşatıcılar
• Osmotik laksatifler
• Uyarıcı laksatifler

Kitle oluşturan Laksatifler

GİS kanalında sindirilmeyen ve absorbe edilmeyen bitkisel kaynaklı heterojen polisakkaridlerdir. Fizikokimyasal bakımdan hidrofilikdirler, su ile temas ettiklerinde su tutarak şişerler kitleleri artar.
Oral alındıktan sonra bu olay GİS kanalı içinde meydana gelir; böylece feçesin yumuşak kalmasını sağlarlar. Etkileri kullanımdan 2-3 gün sonra ortaya çıkar. Etkileri geç başlamakla birlikte kişide var olan gaz, şişkinlik ve kramp gibi semptomları artırabilirler. Bu ilaçlar toz halinde veya granüller halinde hazırlanmışlardır. Tadları çok kötüdür hastanın meyve suyuyla alması gerekir genelde. Kullanılacakları zaman bir bardak su içinde karıştırmak sureti ile alınırlar. Birlikte fazla miktarda su alınması laksatif etkilerini arttırır çünkü bunlar suyla aktif olan ilaçlardır.

Özet olarak . Bu ilaçlar sindirilmezler, suyu absorbe ederek kitle oluştururlar, Kolonu gererek peristaltizmi uyarırlar, Genellikle doğal bitkisel ürünlerdir bunlara Psiilluyum, metilselluloz, kalsiyum polikarbofil (sentetik), kepek gibi maddeler örnek verilebilir.

Yumuşatıcı Laksatifler

Bunlarda kendi aralarında kaydırıcılar ve nemlendiriceler olarak ikiye ayrılırlar. Feçesin ve feçesin geçtiği bağırsak yüzeyinin yağlanmasını sağlarlar.

1a) Sıvı Parafin: petrolün distilasyonu sonucu elde edilen sıvı hidrokarbonun karışımından ibarettir. (Sıvı vazelin-mineral yağ olarak da isimlendirilir).
Dışkıya su ve yağ penetrasyonunu kolaylaştırırlar, yumuşama sağlarlar. Oral ya da rektal olarak kullanılabilirler. Docusate, gliseril içerirler. Yatan hastalarda konstipasyonun önlenmesi için kullanılırlar. Tadı kötüdür. Bu nedenle, meyve suyu ile karıştırılıp uygulanabilirler. Aspire edilmeleri ciddi ‘lipid pnömonit’ine neden olabilir oldukça ciddi bir tablodur. Uzun süre kullanımları yağda çözünen vitaminlerin (AKED) emilimini bozabilir.

Nemlendirici İlaçlar

Bunlar anyonik sürfaktan (yüzey aktif) maddelerdir. Yüzey gerilimini düşürerek, barsak suyu ile yağların feçes kitlesi içine kolayca nüfuz etmesini sağlarlar ve böylece feçesin yumuşak kalmasına neden olurlar. Dokuzat sodyum, dokuzat potasyum, dokuzat kalsiyum içerirler.

Osmotik Laksatifler

Fekal sıvı tüm kolon boyunca izotonik seyrettiğinden kolon kendi başına içeriği konsantre ya da dilue edemez. Bu yüzden dışarıdan bir anyon veya katyonla dürtülebilirse hareket oluşturulabilir. osmantik laksatifler bu işi yaparlar. Osmotik laksatifler, barsakta absorbe edilmeden kalırlar, beraberlerinde suyu tutarak feçesin sulu kalmasına neden olur ve ayrıca, barsak çeperinin gerilmesi sonucu motiliteyi arttırır. En çabuk etki yapan pürgatiflerdir (oral alımdan 2-3 saat sonra sulu diyare oluşturarak barsakları temizler)
Absorbe edilmeyen şeker veya tuzlardır. Akut konstipasyon tedavisi ve kronik konstipasyonun önlenmesi için kullanılırlar. Magnezyum hidroksid bunlardan bir tanesidir, sıklıkla osmotik laksatif olarak kullanılmaktadır. (Hipermagnesemi nedeniyle böbrek yetmezliği olan hastalarda uzun süreli kullanılmamalıdırlar).

Sorbitol ve laktuloz da absorbe edilmeyen şekerlerdir. Kronik konstipasyonun önlenmesi ve tedavisi için kullanılırlar. Bu şekerler kolonda bakteriler tarafından metabolize edilirler. Bu fermentasyon sonucu laktik asid ve asetik asid oluşur. Barsakda pH düşmesi, peristaltizimin artmasına ve amonyak oluşturan bakterilerin azalmasına neden olur. Birde hücre zarında zedelenmeye neden olurlar böylece bütün bu mekanizmalarla defekasyon sağlanır.Bu ajanları kullanan hastaların fekal sıvı kaybını kompanse etmek için yeterli hidrate edilmeleri çok önemlidir. Çeşitli elektrolit anormalliklerine neden olabilirler. Ancak, çoğu zaman klinik önem taşımaz.

Bir diğer bileşikte kalsiyum fosfattır. Bazen, kalsiyum fosfat’ın tübüler birikmesine bağlı olarak (nefrokalsinozis), kardiyak aritmi veya akut renal yetmezlik oluşabilir. Bu bileşikler yaşlı ve böbrek yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdırlar. Polietilen Glikol lavaj solüsyonlarında bulunna maddedir. Bu solusyonlar GİS endoskopisi öncesi kolon temizliği için kullanılır. İzotonik solusyonlardır. Ozmotik olarak aktif sodyum sülfat, sodyum klor, sodyum bikarbonat ve potasyum klorür içerirler. Belirgin elektrolit değişimine neden olmayacak şekilde düzenlenmişlerdir. Tüm hastalar için güvenlidirler. Konstipasyonun tedavisi ve önlenmesi için küçük dozları meyve suları ile karıştırılıp verilebilir.

Uyarıcı Laksatifler

Barsak hareketlerini uyarırlar. Mekanizma henüz tam olarak bilinmemektedir. Barsak mukozası üzerinde tahriş edici etki yaparlar. GİS enzimleri ve mukoza epitel hücreleri üzerinde toksik etkileri nedeniyle suyun absorpsiyonunu azaltırlar salgılanmasını artırırlar. Enterik sinir sistemini, kolonda elektrolit ve sıvı sekresyonunu direkt olarak uyarırlar. Uzun süreli kullanımları bağımlılığa neden olabilir. Ayrıca, myenterik pleksus hasarlanması ile kolon atonisi veya dilatasyonu meydana gelebilir. Ancak, son zamanlarda yapılan çalışmalarda uzun süreli kullanımlarının güvenli olduğuna ilişkin görüşler mevcuttur. Özellikle yatağa bağımlı nöroloji hastalarında kullanılabilirler.

Antrakinon Deriveleri

Aloes senna (sinameki), kaskara, dantron gibi doğal bitki kaynaklı maddelerdir. Emilimleri zayıftır. Kolonda hidroliz edildikten 6-12 saat(oral) /2 saat (rektal) sonra barsak hareketlerini uyarırlar. Antrokinon metabolitleri kolonda peristaltik hareketleri stimüle ederler, epitel hücrelerindeki NaK ATPaz’ı da inhibe ederek hem kolon motilitesini artırırlar hem de kalın barsak içeriğinin sulu ve hacimli kalmasını sağlayarak sulu diyare yaparlar. Pürgatif etkilerinde NO sentezini artırmalarının da rolü olduğu ileri sürülmektedir. Kronik kullanımları ‘melanosis coli’ olarak bilinen kolonun kahverengi pigmentasyona neden olur. Bu bileşiklerin karsinojenik olduklarına ait görüşler bulunsa da, bunu kanıtlamış epidemiyolojik bir çalışma bulunmamaktadır.

Difenmethan Deriveleri

Tablet ve suparazutuvar formu bulunan Bisakodil akut ve kronik konstipasyon tedavisinde kullanılır. Kolonoskopi öncesi PEG solusyonları ile kombine edilerek kolon temizliği için de kullanılır. Oral alımından 6-10 saat (oral)/30-60 dakika (rektal) sonra barsak hareketlerini uyarır. Sistemik emilimleri çok azdır. Uzun süreli veya akut kullanım için güvenlidirler. Fenolftalein de bu gruptan ancak, kardiyotoksisitesi nedeni ile piyasadan çekilmiştir.

KLOR KANAL AKTİVATÖRLERİ

Prostanoik asid derivesi olan Lubiprostone kronik konstipasyon ve irritable barsak sendromu tedavisi için uygunluk almıştır. Tip 2 klor kanallarını (CIC-2) uyararak barsak motilitesini arttıran, intestinal transit zamanını kısaltan klor’dan zengin sıvının barsağa sekresyonunu sağlar. Uzun süreli tedavide efficacy (faydalanım)’de bir azalma olmamıştır. Tedavi kesildiğinde konstipasyon şikayeti yeniden başlar. Sistemik emilimi çok azdır. Hayvan çalışmalarında düşüğe neden olduğundan teratojendir. Yani c kategorisinde bir ilçatır.

OPİOİD RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ

Akut ve kronik opioid tedavisi konstipasyona neden olur. Ameliyat sonrası ağrı tedavisi için kullanılan opioidler de postoperatif ileus süresinin uzamasına neden olur. Mekanizması; intestinal motilitenin azalması, transit zamanın uzaması, fekal su emiliminin artması (opioid etki). Etkileri intestinal mü opioid reseptörler aracılığı iledir. Metilnaltrekson ve alvimopan mevcut iki antagonisttir. Bu ajanlar kan-beyin bariyerini geçmediklerinden sadece periferdeki mü opioid reseptörlerini antagonize ederler, analjezik etki göstermezler. Metilnaltrekson diğer ilaçlara yanıt vermeyen opioid-kaynaklı konstipasyon tedavisi için uygunluk almıştır. Alvimopan, barsak rezeksiyonu geçirmiş ve hastanede yatan hastalar için postoperatif ileusun süresini kısaltmak için kullanılırlar. Kardiyotoksik etkileri nedeni kullanımı ile sadece bu endikasyon ile sınırlanmıştır.

SEROTONİN 5HT-4 RESEPTÖR AGONİSTLERİ

5HT-4 reseptörlerinin uyarılması peristaltik refleksi çalıştıran nörotransmitterlerin (CGRP) salınımına neden olur. Enterik nöronlar asetilkolin ve substance P aracılığı ile üst kolonda kasılmaya, nitrik oksid (NO) ve vazointestinal intestinal peptid (VİP) ile alt kolonda gevşemeyi uyarırlar Tegaserod; 5HT-4’e yüksek affinitesi vardır. Serotonin parsiyel 5HT-4 agonistidir. İrritabl barsak sendrom’lu kronik konstipasyonu olan hastalarda kullanılırdı. Başlarda oldukça güvenli bir ilaç olarak kabul edilmesine karşın 2007 yılında ciddi kardiyovasküler yan etkileri nedeni ile piyasadan çekilmiştir. Bu yan etkiler 5HT-1B reseptör inhibisyonuna bağlanmıştır. Diğer bir parsiyel 5HT-4 reseptör agonisti olan cisapride de QT uzamasına ilişkin ciddi yan etkiler izlenmektedir (kalpteki potasyum kanallarının inhibisyonuna bağlı)
Prucalopride, klinik aşamada olan yüksek affiniteli selektif 5HT-4 agonistidir. Cisapride ve tegaserod da izlenen yan etkiler izlenmez. Uzun dönem güvenirlik ve faydalanımını araştıran epidemiyolojik çalışmalar henüz tamamlanmamıştır.

Laksatif ve Purgatif İlaçların Klinik Kullanım Yerleri

  1. Kronik konstipasyon tedavisinde
  2. Gebelik ve doğuma bağlı konstipasyon tedavisinde: daha çok kitle oluşturan laksatifler tercih edilir, stimülan laksatiflerden kaçınmak gerekir.
  3. İlaca bağlı konstipasyon: opioid, trisiklik antidepresan, nöroleptikler, demir preparatlarının kullanımına bağlı
  4. Radyolojik veya cerrahi girişim endikasyonu için
  5. Zehirlenme tedavisinde de kullanılır.

Genel Yan Etkileri

  1. Uzun süreli kullanımları devamlı diyareye bağlı su ve elektrolit kaybına neden olur. Daha ciddi durumlarda osteomalasi oluşabilir.
  2. Gebelikte kullanım (stimülen laksatif)uterus kasılmasına neden olup erken doğum ya da düşüğe neden olabilir.
  3. Uzun süre kullanımları bağımlılık potansiyeli taşır. ( uyarıcı tip laksatifler)
    En etkili grup osmotik gruplardır. Cl kanallarının aktivasyonu tedavide önemlidir. Cl ve bikarbonat önemli anyonlardır. NA/K pompası ve bunu etkileyen ilaçlar önemli.

Amibiyazis Tedavisi

Amibiyazis, Entamobea histolytica adlı, duruma göre patojen olabilen, bir protozoon’un yaptığı kolon iltihabıdır. Oluşturduğu klinik tabloya göre tedavi planlanır. Asemptomatik intestinal infeksiyon, kolit, dizanteri (ciddi intestinal infeksiyon), ameboma, karaciğer yetmezliği…

Metronidazol ve Tinidazol

Nitroimidazol türevidirler. Trofozoid formunu öldürürken, kist formuna etkisizdir. İntestinal ve ekstraintestinal infeksiyonları etkili bir biçimde eradike eder. Tinidazol, metronidazol kadar etkilidir, yan etki açısından daha güvenlidir.

Farmakokinetik

Her iki ilaç da absorbe olur ve tüm dokulara basit diffüzyon ile geçer. 1-3 saat içinde maksimum doku konsantrasyonlarına ulaşırlar. Proteine az bağlanırlar (%10-20). Temel olarak idrar atılırlar. Karaciğer fonksiyon bozukluğu olanlarda metronidazol’un plazma klerensi azalır.

Etki mekanizması

Metronidazol’ün nitro grubu anaerobik bakteri ve duyarlı protozoanlarda kimyasal olarak redükte olur. Antimikrobiyal aktiviteden reaktif redüksiyon ürünleri sorumludur. Tinidazol için de mekanizma aynıdır.

Klinik Kullanım

a) Amibiyazis tedavisi

E. histolytica’nın neden olduğu tüm doku infeksiyonlarında etkilidirler. Kist formuna karşı etkisizdir. Bu nedenle, infeksiyonun kesin eradikasyonu için luminal bir amebisid ile kullanılmalıdır

b) Giardiyazis

Metronidazol giardiyazis tedavisinde kullanılır. Dozu amibiyazis tedavisindeki dozundan daha düşüktür ve daha iyi tolere edilir. Tekli tedavide başarı %90’dır. Tinidazol’ün etkinliği daha düşüktür.

c) Trichomoniyazis

Tedavisinde metronidazol kullanılır. Dirençli organizmalarda tinidazol tercih edilebilir.

Yan etkiler

Bulantı, baş ağrısı, ağız kuruluğu, ağızda metalik tat yapabilir. Bunlardan en tipik olanı ağızda kuruluk ve metalik tattır. Yine GİS şikayetleri de yapabilir. İlacın yemekler ile birlikte alınması GİS şikayetlerini azaltabilir. Yüksek dozda Pankreatit, santral sinir sistemi toksisitesi yapabilir fakat nadirdir. Disulfram benzeri etki yapabilir: tedavi sırasında alkol alınırsa bulantı, kusma, ateş basması,karın ağrısı, baş ağrısı) (tus sorusu)

Fenitoin ve fenobarbital ilacın eliminasyonunu (sitokrom P450 enzim indüksiyonu) arttırırken, simetidin (enzim inhbibisyonu)ilacın yarı ömrünün uzamasına neden olabilir. Metronidazol kumadin tipi antikoagulanların etkinliğini arttırır . Metronidazol ve metabolitleri mutojendir. Hayvan çalışmalarında kronik kullanımı tümör gelişimine neden olmuştur. Gebelerde ve emzirenlerde kullanımdan kaçınılmalıdır.

İyodokinol (Diiyodohidrosikin)

Bir hidroksikinolindir. Amibik infeksiyonların tedavisinde metronidazol ile birlikte kullanılır. İlacın %90’ı barsakda kalır ve feçesle dışarı atılır. Kalan kısmı dolaşıma geçer. Glukuronid şeklinde idrar ile atılır. Etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Barsak lümenindeki organizmalara karşı etkilidir. Barsak dışı doku formlarına etkisi yoktur.

Yan etkileri

diyare, GİS sistemine ait yan etkiler, baş ağrısı, kaşıntı yapabilir. Yemekler ile birlikte alınması GİS şikayetlerini azaltabilir. Kronik ve yüksek doz kullanımında persistant diyare ve toksisite belirtileri (dermatit, ürtiker, kaşıntı, ateş) görülebilir tedavi kesilmelidir. Optik nörit, tiroid ve böbrek hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.

Diloksanid Furoat

Diklorasetamid derivesidir. Etkili bir luminal amibisiddir, doku trofozidlerine etkisizdir. (Metronidazolün tersi gibi düşünülebilir). Barsakda diloksanid ve furoik aside dönüşür. Diloksanidin %90’ı hızla absorbe edilir, konjuge glukuronid formuna dönüşür ve idrarla atılır. Absorbe edilmeyen diloksanid aktif olan antiamibik kısımdır

Klinik Kullanım

Asemptomatik luminal infeksiyonların tedavisinde tercih edilir. İntestinal ve ekstraintestinal amibik infeksiyonların tedavisinde metranidazol gibi bir doku amibisidi ile birlikte kullanılır. Yan etki sıklığı azdır. Gebelerde kullanılmaz.

Paromomisin Sulfat

Aminoglikozid türevi bir antibiyotikdir. GİS emilimi çok azdır. Luminal amebisid olarak kullanılır. Ekstraintestinal formlara etkisizdir. Böbrek yetmezliğinde ilaç birikebilir ve tablo ağırlaşabilir. Oldukça etkili bir amibisiddir. Parenteral formu visseral leismanyazis tedavisinde kullanılmaktadır. ( bu endikasyon için kullanılan amfoterisin- miltefosin gibi antibiyotiklerden daha ucuz olması avantajdır etki açısından pek bir fark yoktur.)

Diğer Antiprotozoal İlaçlar

Pentamidin

Diamidin türevi bir antiprotozoal ilaçdır. DNA replikasyonunu ve glikolizi bozarak öldürücü etki gösterir. Tripanosomalar bu ilacı ortamdan aktif transport ile alır, sitoplazmalarında yaklaşık 1500 kere konsantre ederler. Sadece parenteral kullanımı vardır bu bir dezavantajdır çünkü hastanın hastaneye yatması gerekir.

Klinik Kullanım

Pentamidin, pnömositozis(özellikle AIDS hastalarında-inhale formu) tedavisinde kullanılır. ( tus sorusu) Tripanoma brucei gambiense’nin neden olduğu ‘Uyku Hastalığı’ tedavisinde (suramin) kullanılır. Santral sinir sistemi tutulumu varsa kullanımından kacınılmalıdır. Visseral leişmanyazis tedavisinde kullanılan sodyum stiboglukonat yerine alternatif olarak da kullanılabilir.

Yan etkileri

Toksisitesi yüksek olan bir ilaçdır. Kullanan hastaların yaklaşık %50’sinde yan etkileri bildirilmiştir. Hızlı i.v uygulama: hipotansiyon, taşıkardi, baygınlık yapabilir. İlaç 2 saat içinde yavaş uygulanmalıdır ve hasta monitorize edilmelidir. Pankreas toksisitesi yaygındır. Uygunsuz insulin salınımına bağlı olarak hipoglisemi gelişebilir. Böbrek yetmezliği yapabilir.

Sodyum stiboglukonat (Pentostam)

Antimon içerir. Visseral ve kutanöz leişmanyazis tedavisindeki yerleri gün geçtikçe azalmaktadır (direnç gelişimi var). Parenteral uygulanımı vardır (i.v,i.m). Yavaş olarak injekte edilmelidir. Yan etkiler; GİS semptomları, ağrılı injeksiyon, geri dönüşümlü EKG değişiklikleri olabilir.

Nitazoksanid

FDA tarafından cocuklarda kriptosporidiosis ve giardiyasis tedavisinde kullanılmak üzere onay almıştır.

Suramin

Sülfatlanmış naftilamin’dir. Uyku hastalığında kullanılır. SSS’ne geçişi olmadığından ilerlemiş hastalık durumunda etkisizdir.

1 Beğeni

Tıp dilinde konstipasyon olarak da anılan bu rahatsızlık halk dilinde peklik olarak da biliniyor. Eğer tedavi edilmezse hemoroit yani basur, karın ağrısı, karında şişlik sonucu kilo alma gibi sonuçlar görülebilir. Ayrıca çeşitli bağırsak hastalıklarına da yol açıyor. Bu durumda meyve ve sebzeyi dengeli tüketmeniz gerekir. Sürekli et yemek, sürekli meyve yemek ya da sürekli sebze tüketmek de yanlıştır. Tüm yiyeceklerden düzenli ve dengeli bir şekilde yemelisiniz. Sulu yemeklerden ve içeceklerden bolca tüketmelisiniz. Pilav, makarna, ekmek, patates gibi karbonhidrat içeriği yüksek gıdalardan sıkça tüketmekten kaçınmalısınız.

Kabızlığın bir çok sebebi vardır. Bunlardan bazıları hastalık ile ilgili olurken bazıları da metabolizma yavaşlığıyla alakalıdır. Kabızlığa neden olan etkenlerden biri de, hareketsiz bir yaşam sürmek. Sindirim sistemimizde gün içinde birçok refleks olaylar gerçekleşiyor. Bunlardan biri, hareket ettikçe bağırsağımızdaki ilerletici ve çalkalayıcı hareketlerin otomatik olarak başlaması. Bu nedenle gün içinde düzenli yürüyüş yapmaya özen gösterin.