Sağlıklı toplumlar ancak bilinçli bireylerden meydana gelebilir. Toplumun kendi gelişimini hızla devam ettirebilmesi için kitlesel olarak temel sağlık eğitimlerini alabilir olması gerekir. Sağlık eğitimleri toplumun her kesimine eksiksiz şekilde verilmelidir. Sağlık eğitiminin amacı, bireyin ve toplumun gereksinimlerini karşılayacak, sağlıklı yaşam için kişilerin sağlıklarını korumalarını ve geliştirmelerini, tedavi olanaklarından yararlanmalarını ve olumlu bir çevre oluşturmalarını sağlayacak davranış değişikliğini oluşturmaktır. Bu eğitimler düzenli olarak verildiğinde zamanla toplumda sağlıklı yaşam kültürü oluşmaya başlar. Bireylerin ve toplumların mutlu olabilmesi için sağlık en önemli unsurdur. Sağlık kendiliğinden oluşan bir durum gibi görünse de sağlıklı olabilmek ve sağlıklı kalabilmek için çaba gösterilmesi gerekir. Bu çaba doğum öncesi dönemden itibaren gösterilmelidir. Koruyucu hekimlik nesillerin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağladığı gibi, insanların benimsediği ve diğer nesillere aktardığı sağlıklı yaşam kültürü de en az koruyucu hekimlik kadar önemlidir. Toplumların sağlıklı olması ve gelecekte de sağlıklı bir şekilde varoluşuna devam edebilecek olması zenginleşmenin ve ilerlemenin anahtarıdır.
Sağlık eğitimi kavramını çok geniş kapsamda algılamak gerekir. Sadece okullarda verilen müfredata dayalı bir eğitim değil, hayatımıza tamamen nüfuz etmiş bir yaşam biçimi olarak ele alınmalıdır. Ayrıca, bu eğitim toplumun her ferdine aynı şekilde sunulmalıdır. Konuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü, sağlık eğitiminin geniş açıdan algılanması gerektiğini şu şekilde belirtmiştir:
“Sağlık eğitimi; bireylere sağlıklı yaşam için alınması gereken önlemleri benimsetmeye ve uygulatmaya inandırmak, kendilerine sunulan sağlık hizmetlerini doğru olarak kullanmaya alıştırmak, sağlık durumlarını ve çevrelerini iyileştirmek amacıyla birey olarak veya topluca karar aldırmaktır.”
Dünya Sağlık Örgütü
Dr. Nuran Elmacı ise “Uygarlığın gelişmesindeki en önemli etkenlerden biri insanların öğrenip uyguladıkları sağlık davranışlarıdır.” diye belirtmiştir. Doktor Nuran Hanım’ın bu görüşüne göre gelişimin temelinde insanların sağlık eğitimine bakış açısı yatmaktadır.
Toplum sağlığı söz konusu olduğunda hastanelerin ve tıbbi tedavi sağlayan merkezlerin verdiği sağlık hizmetleri akla gelmektedir. Ancak, toplum sağlığı ve sağlık hizmetleri kavramlarını bu denli dar bir alana sıkıştırmamak gerekir. Geniş açıdan bakıldığında sağlık hizmetlerinin içeriği öncelikle sağlıklı yaşamanın öğretilmesi olarak değerlendirilebilir. Bu işin büyük bir bölümü kişilerin hastaneye gelmesinden önce uygulaması gerekenlerdir. Tıbbi merkezlerde uygulanan tedaviler sadece küçük bir kısımdır.
“Bir toplumda yaygın görülen sağlık sorunları, bunların önlenmesi ve denetimi ile ilgili olarak halkın eğitilmesi, temel sağlık hizmetlerinin en başında yer alır.”
Prof. Dr. Candan Paksoy
Sağlık eğitiminde temel amaç toplumun kendi sağlığını korumak için yapması gerekenleri öğretmek ve bu sorumluluğu alması için yaşam şeklini baştan kurgulamasını sağlamaktır. Bu sistemde çoğu hastalık ortaya çıkma imkanı bulamayacak ve hastalıklarla ilgili manevi ve maddi kayıpların önüne geçilecektir. Aslında bu, bir kalkınma şeklidir ve ülke çapında çok büyük bir ekonomik yatırımdır. Bunun sebebi insanların hasta olduktan sonraki tedavi süreçleriyle ilgilidir. Hem hastanelerde hem de evlerde devam eden tedaviler çok masraflıdır. Kullanılan ilaçlar ve cihazlar ciddi şekilde maliyetlidir. Ayrıca, yapılan insan kaynağı yatırımları süreklilik arz ettiği için en büyük masraf kalemini oluşturmaktadır. Bunun dışında sağlık hizmeti veren binaların yapılması ve sağlık sisteminin sürdürülebilir olmasının sağlanması da çok masraflıdır. Hastanedeki tedavi süreci bitse bile bazı hastaların bakımına evde devam edilmektedir. Evdeki süreç bazen, solunum cihazlarıyla ve hasta bakım ekipmanlarıyla mümkün olabilmektedir. Bunların masrafı da hem devletin hem de milletin maddi yükünü arttırmaktadır.
Sağlıklı yaşamak, sadece sağlık bilimlerindeki ilerlemeye bağlı değildir. Bununla birlikte toplumların sağlıklı yaşam kültürünü benimsemesi veya en azından sağlıklı beslenmeyi hayatın odak noktasına koyması gerekir.
“Temel sağlık hizmetlerinin ilk maddesi toplumda yaygın görülen sağlık sorunlarının önlenmesi ve denetlenmesi için halkın eğitilmesi anlamında sağlık eğitimidir. Çünkü insanların sağlıklı yaşamaları sadece sağlık bilimlerindeki ilerlemeye bağlı değildir. Onların yaşam biçimlerini değiştirmeleri de çok önemlidir.”
Dr. Nuran Elmacı
Toplumsal olarak verilecek sağlık eğitimindeki konu başlıkları şunlar olmalıdır:
- İnsan biyolojisi
- Aktif yaşam
- Hijyen
- Sağlıklı beslenme
- Çevre sağlığı
- Dejeneratif hastalıklardan korunma
- Kazalardan korunma
- İlk yardım
- Gebelik dönemi
- Anne ve çocuk sağlığı
- Aile planlaması
- Bulaşıcı hastalıklar
- Aşılama
- Sağlığa zararlı alışkanlıklar
- Evlilik öncesi dönem
- Ruh sağlığı
- Ağız ve diş sağlığı
- Sağlık kuruluşlarından yararlanma
- Koruyucu hekimlik uygulamalarına destek verilmesi
Sağlık eğitiminin belirli bir düzen içinde verilmesi daha etkili ve kalıcı olacaktır. Bu nedenle toplumun hangi kesimine öncelik tanınacak bunun belirlenmesi gerekir. Bu sıralama genellikle şu şekildedir:
- Ev kadınları
- Okul çocukları
- Organize topluluklar
- Köy toplumu
- Şehir toplumu
Konu seçimi ve eğitim planının yapılması çok önemlidir. Doğru sıralamayla müfredatın oluşturulması gerekir. Öncelikle, çocuk bakımı, beslenme, yaşanan yerin temizliği gibi konularda aile içinde sorumluluğu fazla olan ev kadınlarına eğitim verilmelidir. Ayrıca, okul çağındaki çocuklar öğrenmeye ve eğitilmeye çok uygun olduğu için çocuklara sağlık eğitimi vererek gerekli alışkanlıkları kazandırmak kolaydır. Bu iki grubun öncelikli olarak eğitilmesi etkinlik ve kalıcılık sağlar.
Günümüzde toplumun bilgiye ulaşabilmesi için gazete, televizyon, internet, sosyal medya, kitaplar, köşe yazıları, makaleler ve seminerler gibi sayısız kaynak söz konusudur. Bu denli çeşitlilik mevcutken bilgiyi saklamak pek mümkün değildir. Herhangi bir haber veya bir bilgi saatler hatta dakikalar içinde hızla tüm dünyaya yayılabilir. Bu süre özellikle sağlıkla ilgili bilgiler için neredeyse anlıktır. Ancak bu durum bazı problemleri beraberinde getirmektedir. Yanlış bilgiler de dakikalar içinde yüzbinlerce kişiye ulaşabilmektedir. Bu da toplumun yanlış yönlendirilmesine sebebiyet verebilmektedir. Bazen de doğru bilgilerin içine gizlenmiş yanlış bilgiler insanları yanıltabilir. Dezenformasyon (bilgi çarpıtma, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi) bazı kişiler veya topluluklar tarafından bilerek yapılıyor olabilir. Bu tip sorunları çözebilmek için doğru bilgileri bilimsel kaynağıyla beraber paylaşmak gerekir. Kaynağı belli olmayan, hislere dayanan yorum niteliği taşıyan bilgiler paylaşılmamalıdır.
Toplum sağlığını ilgilendiren bilgiler söz konusu olduğunda haberin kaynağı araştırılmalı ve eğer yapılabiliyorsa otoriteler tarafından teyit edilmesi sağlanmalıdır. Aksi halde geri dönüşü olmayan kayıplar yaşanabilir. Bilginin güncelliği, uygulanması halinde potansiyel sonuçları, bilimsel teyidi ve kaynağı mutlaka araştırılmalıdır. Her habere veya her bilgiye körü körüne inanmamak gerekir. Son dönemde insanlığı çok ciddi şekilde etkileyen pandemi sürecinde yanlış bilgilerin nasıl yayıldığı ve insanlara nasıl zarar verdiği önümüzde bir ibretlik olarak durmaktadır.
Birçok farklı sebeple ortaya çıkabilen hastalıklar insanlık tarihinde bazen toplumları tehdit etmiştir. Yüzyıllardır salgın hastalıklarla mücadele edilmiş ve kazanan hep insanlık olmuştur. Son dönemde tüm dünyayı saran COVID-19 pandemisi kiminin sağlığını kiminin ekonomisini çok ciddi şekilde etkilemiştir. İnsanlık artık, ilerleyen süreçte farklı pandemilerin ortaya çıkmasıyla nasıl zorlukların yaşanabileceği konusunda tecrübe sahibi olmuştur. Bu hastalıktan kurtulamasak bile dünya çapında sürü bağışıklığı kazanarak hastalığın etkilerinin azalmasını ümit ediyoruz. Sürü bağışıklığı kazanılması hem hastalığı birçok kişinin geçirip iyileşmesiyle hem de bir yandan devam eden aşılamayla mümkün olabilir. Aşı, insanların birçok hastalık tarafından zarar görmesini engelleyebilen çok önemli bir buluştur. Sadece bireyi değil toplumun genelini korur. Geçmişte binlerce insanın ölmesi veya sakat kalmasıyla sonuçlanan hastalıkların artık görünmüyor olması aşılar sayesinde gerçekleşmiştir.
Aşılamanın önemi çok büyük olsa da dünyada yükselen bir aşı karşıtlığı mevcuttur. İletişimin kolaylaşması komplo teorilerinin hızla yayılmasına neden olmaktadır. İnsanlar sürekli olarak doğru ve yanlış bilgilerle bombardımana tutulmaktadır. Dezenformasyon o kadar yaygındır ki artık bilimsel olarak kanıtlanmış doğru bilgilere bile güven azalmıştır. Bu durum insanların geleceğini riske atmaktadır. Geliştirilen aşılar olabildiğince çok test edilse ve olumlu olumsuz etkileri bilimsel verilerle topluma aktarılsa bile yaşanan karmaşa dolayısıyla yine de güvensizlik söz konusu olacaktır. Toplumda yayılan komplo teorilerinin yanlış ve doğru bilgilerin bir karışımı olduğu unutulmamalıdır. İnsanların aşı konusunda hislere değil sadece bilimsel verilere dayanarak karar vermesi gerekir.